KÜLTÜR

                                                             

       

                
          

KÜLTÜRÜMÜZ, ÖRF VE ADETLERİMİZ
Köyümüzde Türk Milli Kültürü yaşatılmakta olup  genel olarak "kapalı toplum" özelliği görülmektedir. Öyle ki köyümüzde halen köy odaları bulunmakta, geleneksel Türk misafirperverliğinin en güzel örnekleri bu köy odalarında sergilenmektedir. Düğünlerde, bayramlarda ve benzeri milli günlerde halkın birbirleri ile olan münasebetleri, yıkılmamış bir milli dayanışmanın ender örneklerinden olmaktadır.
Büyüklere saygı, küçüklere sevgi yanında sosyal yardımlaşma halen yaşanmaktadır.
 
“Seymen Alayı” aslından hiçbir şey kaybetmeden güzel bir gelenek olarak yaşatılmaktadır.

Karşılama ve Uğurlama
Köyümüzün odasının bulunduğu istikametten görülen karşı tepeye UMUT KAŞI adı verilmektedir. Oda önünde oturan gençlisi, yaşlısı UMUT KAŞI dediğimiz yerden gelenleri rahatlıkla görebilmektedir. köye gelen misafir veya yabancı kimseler ise gelenleri oda önünde karşılarlar karşılama ise sıra ile dizilerek seymenler gibi yaşlısından gencine doğru gelenlere tek tek hoş geldiniz derler ve gidecekleri yeri bilmiyorlarsa oraya kadar götürürler yada misafir olarak geldilerse (Muhtara haber verilerek) KÖY ODA' sına davet ederler  ikramda bulunurlar. Giderken ise aynı düzenle dizilerek tek tek vedalaşarak uğurlarlar ve gidenlere mevsimine göre hediyeler verilir.

Bayramlaşma;
Sabah namazını ve arkasından bayram namazının kılınması ile başlar:
Köyün yaşlıları  imam-ı bayramladıktan sonra hemen sağ tarafına sıraya geçerler; büyüğü küçüğü ile tek tek bayramlaşırlar köy camii sinde; sonra imam dua okur ve camide bayramlaşma sona erer. Eş dost büyüklerini ziyaret etmek için birbirleri ile yarışırlar uzaktan gelenlerle kaynaşır köyümüz sanki 50 yıl önceki canlılığına buldu köyümüz derler eskiler, Birde ah geçirirler içlerinden sayarlar tek tek ahirete göç edenleri gözleri dola dola yad ederler eskileri ve yenileri ile bayram ziyaretleri birbirini takip eder ziyaret üstüne ziyaret, ziyafet üstüne ziyafet.

Sünnet Düğünleri;
Her ailenin, erkek çocuğu sahibi olduktan sonra ilk telaşı, çocuklarını sünnet ettirmek, kaygısıdır. Bu hal ve kaygı, İslami bir adet olarak yaşanmaktadır. Sünnet olacak çocuklar bir hafta önce haberdar edilir ve sünnet olacak çocuklar  olarak topluca sünnet olurlar: Sünnet bittikten sonra  Hocalardan mevlit ve ilahilerle devam eder ve arkasından toplu pilav ziyafeti verilir. çocuklara hediyeler takılır.
Çankırı'da bulunan köylülerimiz
Çankırı adetlerine göre Düğün Başlangıcı:
Çankırı'da sünnet düğünleri genellikle sonbahar mevsiminde yapılır. Çünkü bu mevsim, her aile için bir çok telaşın son bulduğu ve her şeyin bol olduğu bir mevsimdir.
Düğün öncesinde, sünnet olacak çocukları için evlerde birer yatak (Karyola veya somya) süslü olarak hazırlanır. Çocuk tek ise tek yatak, bir kaç tane ise bir karyolaya üç dört çocuk yatırılır. Ev, bir bayram yeri gibi süslenir. Sünnet edilecek çocuk için hazırlanan düğüne, matbu olarak yapılmış davetiyeler ile eş dost ve akrabalar çağrılır. Davetlilere pilav, ayran asıl olmak üzere, ailenin durumuna göre yemek ziyafeti verilir. Yemekten sonra mevlit okutulur, ilahiler söylenir. Çocuklar ise, alınlarında "maşallah" yazılı ve özel olarak hazırlanmış sünnet elbiseleri giydirilmiş vaziyette, arabalarla şehirde gezdirilir. Ki bu hal çocuğu sünnet olmağa iyice alıştırır, ısıtır diye kabul edilmektedir.
Sünnet olacak çocuklar, evde hazır bulunan sünnetçi önüne getirilince, hafızlar tarafından "aşr-ı şerif" okunur, fatihalar okunur. Bu esnada çocuk veya çocuklar sünnet edilir.

NİŞAN TÖRENİ;
Oğlan evi tarafından kabul edilerek alınan eşya ve takılar, kız evine gönderildikten sonra bir Cuma günü nişan yapılır.
Nişan günü, oğlan tarafının kadın ve kızları ile bir de  Her iki tarafın davet edilen kadınları oyun ve eğlencelerini birkaç saat kadar sürdürdükten sonra, ortaya bir kat elbiselik kumaş serilir. Bu kumaş, oğlan evi tarafından getirilen ziynet eşyaları ile birlikte, gelin kıza elbiselik olarak getirilmiştir.
Gelin olacak kız içeriye girince, elebaşılık eden kadınlar "Allah aşkına maşallah deyiniz, nazar değmesin” diye ihtarda bulunurlar. Gelin kız, yerde serili kumaşın üzerine gelip ayakta durur. Getirilen yüzük parmağına takılır. Diğer mücevherler de elbisesi üzerine iliştirilir.
Bunlardan sonra gelin kız, önce oğlan tarafının (annesinden başlamak üzere) ellerini öper. El öpme sırasında, getirilen özel hediyeler de takılır.

Şerbet İçilmesi:
Genelde kısmi değişikliğe uğramasına rağmen, şerbet içilmesi de şu şekilde olur: Kadınlar tarafından nişan töreni yapılmadan bir iki gün evvel ailenin durumuna göre erkekler tarafından da tören yapılır. Törende dualar okunur ve şerbetler içilir. Şerbet içme adeti sadece kadınlar arasında ya­pılmaktadır ve özellikle "darısı başına olsun" dilekleriyle, genç kızlara içirilmektedir.
Kadın ve erkekler arasında bu şekilde nişan töreni tamamlandıktan sonra, kız oğlan tarafına geçmiş sayılırdı ve bugünden başlamak üzere oğlan anasına gelinlik etmeğe başlardı. Gelinlik etmekten maksat, gelin olan kızın kaynana ve kayın babasına katiyen yüksek sesle söz söylememesidir. Mecburi bir durum olursa, çok hafif bir sesle konuşabilmesiydi.
Gelin kız her nerede oğlan tarafından bir kadınla karşılaşsa, onların ellerini öper. Yanlarında hiç kimseyle konuşup eğlenemez..

Düğünler;
Düğünlerde İlk Teşebbüs:
Evlenme çağına gelen Köyümüz delikanlının anası, oğlu için aradığı münasip gelin adayını bulunca, bu durumu kocasına iletir. Bugün de aynı durum geçerli olmakla birlikte, daha çok oğlan bulduğu kızı anasına, anası da kocasına anlatmak­tadır. Bunun üzerine, kızın kendisi ve ailesi hakkında lüzumlu araştırmalar yapılır, bilgiler toplanır. Kız, yapılan araştırmalar neticesinde ahlaken, bilgi ve beceriklilik bakımından müna­sip görülürse dünürlüğe karar verilir. Köy ve kasabalarda bu durum geçerli ise de, şehir merkezinde kız ve oğlanın tanışarak anlaşarak evlenmelerine daha sık rastlanmaktadır.
Daha sonra, araya bir aracı konarak kızın anasına haber verilir. Kız anası da kocasına söyler, ağabeyi varsa onun da görüşü alınır, durum oğlan tarafına haber verilir. Bunun üzerine, kız tarafı ilk olarak normal bir masrafla alınabilecek takı ve eşyaların listesini oğlan tarafına duyurur. Eskiden bu listede beş adet beşibiryerde kulplu altın, iki çift elmas küpe, iki elmas yüz­ük, iki elmas iğne, iki çift gümüş nalın, iki gümüş kemer, iki kaftan, iki Bağdat dokuması ipek çarşaf, iki hamam takımı, iki çift tekellif yer almakta idiyse de, bugün bunların çoğu istenmemektedir. İstenilenler sadece nişan yüzüğü, bilezik ve kolye ile altın zincir gibi takılar ve eşyalar olmaktadır. Diğer istekler, daha sonra belirlenmektedir. İstekler, oğlanın ailesi tarafından da kabul edilmişse söz kesilmiş demektir.

Günümüz köy düğünleri  çok önemli değişikliklere uğratılmamış düğün adetleri hakkında derli toplu bilgileri  düğün adetlerinin şekli ile yer yer mukayese ederek sunacağız. Aslında elli sene önce kaydedilen düğün adetleri ile bugünün Köyümüzde yaşayan adetler, genel hatları ile birbirlerinin aynısıdır. Lakin, bilhassa para yönü ağır basan ve aşırı masrafı gerektiren motiflerin, zaruri olarak terkedilmiş olduğu da bir gerçektir.

Nikah Akdinin yapılması
İmam oğlanın vekiline hitaben üç defa:"-Allah'ın emriyle, Peygamberin kavliyle, filanın kızı filan hanımı, kendi tarafından vekaleten filan efendiye asaleten alıverdin mi?..." diye sorardı. Oğlanın vekili ise "Alıverdim" diye cevap verirdi. İmam efendi de, bunun üzerine "Ben de akdi nikah eyledim." deyip elini açar ve uzunca bir dua okur
Daha sonra orada bulunanlara şerbet verilir, artan şerbet de uygun görülen yerlere gönderilirdi. Kız tarafı da bir tepsi baklava ve hediye ile karşılıkta bulunurdu. Kurban bayramlarında arife günü kız evine  hediyeler gönderir.

İmam Nikahı:
Dini nikah da denilen imam nikahı, ya resmi nikahtan  hemen önce yapılır.

Baş Donanma:
Bu adet, eskiden daha teferruatlı ve geniş bir şekilde yapılmakta iken, bugün tam olarak uygulanamamaktadır. Öyle ki, ekonomik durumu yerinde olmayan aileler, külfetli olduğu için her yönüyle mükemmel ve geleneklere göreneklere uygun bir düğün yapamadığı gibi, durumu yerinde olan zenginler ise, düğünlerini balolarla yapmayı tercih eder olmuşlardır.
Günümüzde Başdonanma  genel olarak Yaran Sohbetleri'ndeki şenlik vb. oyunlarla renklendirilen bir hal almıştır. Bu da her yıl kış mevsiminde yapılması gereken ama çeşitli sebeplerden dolayı ihmal edilen Yaran Sohbetleri'ne, yeni nesillerin özleminden kaynaklanıyor olsa gerek...
Oğlan evinde baş donanması yapılırken, kız evinde de kına yakılır.

Kına Yakma:
Oğlan evinde baş donanma yapıldığı saatlerde kız evinde kına yakılma şöyle olur: Kız evi yakınları yatsı namazından evvel gelerek kız evinin büyük olan odasında belli bir yere otururlar. Oğlan evi tarafından gelenler ise ayrı oturur. Defçi kadınlarla birlikte türkü söyleyenler de bulunur.
Yatsı vakti sonunda oğlan tarafından olan kadınlar, oğlan evinde toplanır. Toplu halde kız evine giderler. Oğlan tarafından giden kadınlar, çok süslü giyinmeye itina gösterirler. Bu kadınlardan ikisi, ellerinde tepsiler içinde her çeşit kuru yemiş ile birlikte kınayı da götürürler.
Oyunlar oynandıktan, çerezler yendikten sonra yaşlı ve becerikli kadınlar, dua ve ilahiler okuyarak, gelini evin ortasına oturturlar ve törenle kınasını yakarlar. Daha sonra oğlan evinden gelen kadınlar evlerine giderler. Kız evinde kalan gelin kızın arkadaşları, ona arkadaşlık ederek sohbet ederler
.

Gelin Çıkarma:
Kuşak Bağlama:
Gelin, babası evinden çıkarken, avluda en yakın akrabalar ve bir de hoca bulunurdu. Gelini avlu ortasına dikerler, en yakın akrabasından ve zenginlerden birisi, gelinin beline bir kuşak veya gümüş kemer bağlardı, gelinin beline kuşak bağlayan kişi, kendi kesesine göre, gelinin cebi­ne para da koyardı. Orada bulunan hoca dua eder, duasından sonra gelin orada bulunanların elini öperdi. Gelin, bineceği ata (veya arabaya) kadar iki ta­rafına kilimler gerilerek, kimseye gösterilmeden götürülürdü. Gelin, en yakın ve yaşlı akraba­sından iki hanımla birlikte arabasına biner, diğer arabalara da diğer kadınlar binerlerdi. Gelin tarafının çeyizi, oğlan tarafının hazırladığı çeyizle aynı kıymette olurdu. Her iki tarafın çeyizlerinin yüklenmesi için 

Yastık Götürmek:
Gelin çeyizi yükletildiği ve gelin alayı hareket ettiği sırada gençlerden birisi bir köşe yastığını kaçırıp hamama götürürdü. Güveyi, yastığı götüren gence bahşiş verir ki, bu bahşiş gelinin evden çıkartıldığı, ve yola koyulduğu haberinin bahşişidir.
Alay geçerken önlerine ipler gerilir ve düğün sahibinden bahşişler alınır. Bu şekilde gelin, yeni evine getirilir. Oğlan evinin büyükleri ve yakın akrabaları yanlarında bir imam ile evin önünde beklerler. Gelin eve girince dua edilir. Gelin, önce kayınbabasının ve büyüklerinin ellerini öper, kayınbabası ve akrabaları, gelinin başına kuru yemişle karışık bozuk para serperler.
  
Güveyi Tepesi :

Ziyaretler; 
Hasta Ziyareti;  
Kabri Ziyareti;
Tek tek yapıldığı gibi Arife günleri de topluca kabir ziyareti gerçekleştirilir
Arife günleri ikindi namazını müteakiben köyde bulunan camii imamı,  hocalar ve mezarda yakınları bulunan halk eşliğinde mezarlığa toplu olarak ziyarete giderler mezarlığın kenarında   erkekler toplanarak kıbleye dönerek imam ve hocaların okuduğu dualardan sonra herkes yakınlarının(Mezarlarının) başlarına geçerler ve dualar okunur. Af ve Mağfiret isterler

DEYİMLER
1 Açtırma kutuyu, söyletme kötüyü
2 Akrabadan öküz al hısım ol, kız al hasım ol.
3 Akşam gözüyle bez alma, ergin gözüyle kız alma.
4 Anadan olur dana.
5 Anası ayran, babası çökelek.
6 Anası Kadir Gecesi doğurmuş.
7 Anasına bak kızını al, kenarına bak bezini al.
8 Armut dibine düşer.
9 Asıl azmaz, bal kokmaz, kokarsa yağ kokar aslı ayrandır.
10 Ast olmayanın işi olmaz.
11 Atta varır yele yele, arabada varır dura dura
12 Avradın kötüsü nakış işler, erkeğin kötüsü kuş besler
13 Ay bacaya kız kocaya gelmeden
14 Bebekli dostum, görünce küstüm
15 Bir evde iki kız, biri iğne biri çuvaldız.
16 Böğelek tutmuş gibi ne koşuyorsun.
17 Can çıkmayınca huy çıkmaz.
18 Çam sakızı çoban armağanı.
19 Çay sıra gidip yol sıra gelme
20 Dağ deyi dangırdama, bilmem neyime diyen olur.
21 Deliye dalaşmadan çalıyı dolaşmak iyidir.
22 Deliye kalk oyna demişler, tadı kaçtı demiş.
23 Dirgene dayanmayan porsuk, harmana girmez.
24 Düğün iki kişiye, ne var deli komşuya.
25 Eceli gelen it camii duvarına siğer.
26 EI ağzıyla kar yeme.
27 El gider Kırıma, o gider ırıma.
28 Elde kız bizde gelin mi saydın.
29 Emeğim çomağım, kedi başı yumağım.
30 Gelin hasta kız kötürüm, gelin, gelin bize oturun.
31 Gelin topal, kız kötürüm. gelin gelin bizde oturun.
32 Görmemişin bir oğlu olmuş, tutmuş pipisini koparmış.
33 Hamam suyuyla dost ağırlanmaz.
34 Haydan gelen huya gider, çaydan gelen suya gider.
35 İminin iti gibi ortalıkta dolaşma.
36 İmirin iti gibi titriyon.
37 İnersin yavrum inersin. Attan işşeğe binersin. Daha da olmadı yayan gidersin.
38 İreşit ne söyle ne işit.
39 İstanbul köpeği gibi süpürülmüş yere oturuyon.
40 Kapı danasından öküz olmaz.
41 Karga yavrularına siz doğalıdan beri sıcak bok işemedim demiş.
42 Kaş harmanın ardı gurbet
43 Kenarına bak bezini al,anasına bak kızını al.
44 Kendi başını bağlayamayan, gelin başı bağlamaya kalkar.
45 Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla.
46 Kızın var mı el evinde yatmasın, oğlun var mı el aşını tatmasın.
47 Kirliçıkı
48 Köpeksiz köyde çomaksız sallanma.
49 Kör ölür badem gözlü olur.
50 Laf ebesi bok tepesi.
51 Malının gittiğine bakma, yüzünün ağardığına bak.
52 Ne çok su içiyorsun? kıçına söğüt mü diktin?
53 O seni sulu dereye götürür, susuz getirir.
54 Oğlan babadan öğrenir koyun yüzmeyi, kız anadan öğrenir sofra düzmeyi
55 Oğlan olsunda oğlak bokundan olsun.
56 Oynamadan maksat ütmek, okumadan maksat tutmak.
57 Öküz öldü ortaklık bozuldu.
58 Ölüyü çok yıkayınca abdesti bozulur.
59 Sallan yuvarlan koca oğlan.
60 Satılmış, ak kayadan atılmış.Babası fındık getürmüş, yimiş yimiş ötürmüş.
61 Senin has yüzüne hayran değilim.
62 Sevdik gitmeyince sevdik gelmez.
63 Sevmediğin ot burnunun dibinde biter.
64 Sıçan sidiğinin değirmene faydası vardır.
65 Sıpalı eşşekle yola gitme, çocuklu kadınla işe gitme.
66 Sineğin yağını hesap etme,
67 Sonradan görme, gavurdan dönme.
68 Süpürgeye sıçtın etrafına sıçtın.
69 Tarhananın dokluğu, dolandırır bokluğu.
70 Tepme kapım, teperler kapını.
71 Uykusu gelen yatak istemez, karnı aç iken katık istemez.
72 Yağırı olan gocunur.
73 Yoktan çıkmaz, pekten çıkar.
74 Zarı mısın? Kalkar kocaya varır mısın?

BATIL İNANIŞLAR
1-Ayağtnın altı kaşınırsa yolculuk görünür.
2-Kulak çınlaması birisi tarafından anılmak anlamına gelir.
3-Hıçkınk birisi tarafından anıldığını bildirir,
4-Elbise üzerinde iken düğme, yırtık, sökük vs. dikilmez. Aklını ve bahtım dikmiş olur. Ağıza çöp alınması gerekir.
5-Kurbağa ele alınırsa siğil çıkar.
6-Karga evin önünde öterse eve misafir gelir.
7-Köpek, mahallede ulur ise, o mahalleden cenaze çıkacağına inanılır.
8-Evin eşiğinde oturulması fakirliğe işarettir.
9-Ayna kırılması uğursuzluk sayılır
10-At nalı uğur getirir.
11-Rüyada birisini gören kişi, o kişinin de kendisini ve o rüyayı aynen görmesini isterse, yastığı ters çevirip yatar.
12-Tilki, ezan okunurken hiç hareket etmez.
13-Gökkuşağının altından gecen kişi cinsiyet değiştirir.
14-Evde, dükkanda ıslık çalınırsa şeytanlar toplanır.
15-Çocuğun üzerinden atlayan kişi, gen dönüp tekrar atlamazsa çocuğun boyu kısa olur.
16-Yolda erkeğin önünü herhangi bir kadın keser veya geçerse o erkeğin işi ters gider, uğursuzluğa sebep olur.
17-Yemeğini hiç artırmadan yiyip, tabağını tertemiz eden kişinin nişanlısının güzel olacağı söylenir
18-Çörek otunun olduğu yere şeytan gelmez.
19-iki bayram arasında nikah kıyılmaz.Türbe ve kutsal sayılan ulu ağaçlara çaput bağlama
20-Güneş ve ay tutulmalarında davul çalma ve silah atma
21-Yağmur ve dolu yağdığında dinmesi için sacayağı ve ekmek teknesini ters çevirerek dışarı atmak,
22-Düğünlerde ateş yakarak sinsin oynamak
Damadı ateşten atlatmak

KOCA KARI İLAÇLARI
1-Kulak ağrısını dindirmek için, kız çocuğu olan kadın, sütünü ağrıyan kulağa akıtır.
2-Vücutta meydana gelen çıbanları temizlemek için soğan, zift, lokum sarılıp bir gece bırakılır.
3-Kafada çarpma nedeniyle meydana gelen yaraya, yağda pişmiş yumurta sarılır.
4-Vücuttaki şişkinliğe sürgüç (bulaşık bezi} sarılır
5-Gözünde arpacık çıkan kişi, arpacağı köpek yavrusuna yalatırsa arpacık kaybolur.
6-Kabakulak çevirme: Babadan dededen kalma tencere, tava gibi eşyaların isi ile şişkin kısım çevrilir. Bu kabakulağın büyümesine mani olur
7-Vücuttaki yanıklara salça, yoğurt, zeytinyağı sürülür.
8-Kurşun dökme:Nazar değen kişiye kurşun dökülürse nazar gider.
9-Elinde siğil çıkan kişi, iğde ağacından iğde dalı kırarsa siğil düşer, kaybolur.
10-Burun kanar ve kanama dinmezse, başından tek saç teli koparılır.
11-Başı ağrıyan kişinin başına patates dilim dilim kesilir ve bu dilimler alnına konur.ünde kapıya yağ sürmek ve çivi çakmak
UĞURLU SAYILANLAR
Bağ ve bahçelere kuru at ve öküz başı asmak
Yapılara at nalı asmak
Ekili alanlara iğde dalı dikmek
Yolculukta tilki görmek
Cam eşyaların kırılması
UĞURSUZ SAYILANLAR
Baykuş ötmesi
Köpek uluması
Eşiğe basmak, oturmak
Ocak başında uyumak
Güneş doğarken ve batarken yemek, içmek, uyumak
mezarlıkta uyumak
ÇAĞIRMALAR, YEMİNLER, DUALAR- BEDDUALAR
İnsan ve Çocuk Çağırmaları
Gel aslanım
Gel yiğidim
Hadi aslanım
Gel koçum
Tertip
Eşim, yavrum, kuzum
Kınalım, kızım, köroğlu
Kaşık düşmanı
Komşum
Hısım
Gardaş
Ağanın
HAYVAN ÇAĞIRMALARI
Bili bili (Tavuk için)
Gücü gücü (Köpek için)
Dehdeh (Eşek için)
Çüş (Durdurma)
Hoh (İnek için)
Gulu gulu (Hindi için)
Pisi pisi (Kedi için)
YEMİNLER
Vallahi Billahi, Elim kırılsın, Canım çıksın, Ekmek çarpsın, Kur'an çarpsın, Şart olsun.
Nisebak.
Inanki.
Musaf vursun, Kör olayım, Ölüm çıksın.
DUALAR
Birin beş olsun.
Allah razı olsun.
Tuttuğun altın olsun.
Anan, atan nurda yatsın
Bir elin yağda, bir elin balda olsun
Kabeler kısmet olsun
Ellerin dert görmesin
Çocuklarının mürüvvetini gör
Başın bu(ng}ar, ayakların göl olsun
BEDDUALAR
Teneşire gelesi Sıracalı
Yapışa kal
Boyu devrilesi
Kolu kırılası
Allah canını alsın
Allah belanı versin
Ettiğini bul
Yokolası
Canın cehenneme
Geberesi
Kırk parça ol
Gözü çıkası
Canın çıksın
Çarpılası
Nöhuset
Nusubet
Nekbet
Et yemin, dert olsun
Pirinç yesin, kurt olsun
Cami gibi yara çıksın
Minare gibi fitil işlesin
Girişi kalasıCiğerinden avlan Yağlı kurşuna denk gelesin
Son geldiğin olası,
GİYSİLER
Köyümüzde genel olarak çağdaş giysiler kullanılmakla beraber, tarımsal çalışmada kolaylık sağlayan geleneksel giysiler kırsal kesimlerde varlıklarını korumaktadır. Çatalelma insanı, günlük giyim kuşamların dışında geleneksel kıyafetlerini düğün, nişan gibi özel günlerde halen yaşatmaktadır. Ayrıca yöresel olarak 'çar' verilen başörtüsü hanımların dışarı çıkarken kullandıkları Bu kıyafet dışında. Köy dışına çıkarken "atkı" adı verilen yünlü dokuma örtü, başörtüsü olarak kullanılır. Ayrıca "önlük" adı verilen ve bele takılan uçkurlu dokuma için değişik renkli kumaş kullanılır.Bunların dışında geleneksel kıyafet olarak bilinen, ancak özel günlerde giyilen kıyafetler şöyle sıralanır:
Üç etek:
Arkası tek,, önü iki parçalıdır. Etek boyu topuklara kadar uzanır. Eteklerinde "harç" denilen sırma danteller vardır. Genellikle (icadiye) mecidiye denilen komple saten kumaştan yapılır. Halen köylerimizde bazı yaşlılarca kullanılmaktadır.
Şalvar:
Özellikle canlı .renkler seçilir. Saten denilen parlak kumaştan yapılır. Üç eteğin tamamlayıcısıdır.
Fermane;
Üzeri sırma veya simlerle işlidir. Genelde bordo, mor ve siyah renkler tercih edilir. Kolları uzun ve önden açık bir çeşit giysidir.
Bindallı:
Tek parçalı olup belden kesiksiz, yaka biraz açık, kollan bilek kısmından genişleyen bir çeşit giysidir. Genellikle bordo ve mor renkler kullanılır. Altın renkli sırma ve simlerle bol değerli işlidir. Bu giysiyle birlikte bele gümüş veya altın kemer takılır.
Kaftan:
Nişan ve düğünlerde giyilen ipekli satenden muhtelif renk ve desenlerden yapılan ve salta (Fermane) şalvar, üçetek, bürme, gümüş kemer ve yüz örtüsünden oluşan kıyafetin tamamına verilen addır. Düğünlerde kız ve erkek tarafının yakınları giymek zorundadırlar. Düğünlerde kaftan giyen ne kadar çok olursa, o düğün sahibinin hatırı ve saygınlığının o oranda yüksek olduğu kabul edilir.
Çoraplar:
Canlı ve gözalıcı renklerden yapılır. Nakışlı çorapların en güzelini nişanlılar (ulaşıklar) giyer. Orta yaşın üzerindekilerin hemen hepsi nakışlı çorap örmesini bilir. Yeni nesilden nakışlı çorap ören azdır.
Takılar: Günlük hayatta kadınlar altın, dikişli (ortasında gremse bulunur) küpe, yüzük takarlar. Düğünlerde altın zincir ve altın (Reşat, Cumhuriyet, Gremse yarımı veya çeyreği)
 
 






catalelma.tr.gg
 
http://catalelma.tr.gg
 
SAAT
 

SİTEDE KALDIĞIN SÜRE
 

ONLİNE ZİYARETÇİ
 
====

ÇATALELMA KÖYÜ WEB SİTESİNE HOŞ GELDİNİZ

Ziyaretçi Defterine Yorumlarınızı Bekliyoruz

--YAYINLANMASINI İSTEDİĞİNİZ RESİM VE YAZILARI omeryurtsever18@hotmail.com email ADRESİNE GÖNDERİNİZ.--
SİZLERİN DESTEĞİ İLE HER GEÇEN GÜN DAHADA BÜYÜYORUZ
DESTEKLERİNİZİ BEKLİYORUZ
--
--Ömer YURTSEVER--

 
Bugün 8 ziyaretçikişi burdaydı!

Web Tasarım=ÖMER YURTSEVER......MAİL : omeryurtsever18@hotmail.com

catalelma.tr.gg
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol